Hayatın Kaynağı (Fountainhead) — Kitap Özeti

Kütüphanemde tek bir Ayn Rand romanı tutabilecek olsam bu Fountainhead olurdu.

Hayatın Kaynağı (Fountainhead) — Kitap Özeti
Fountainhead - Hayatın Kaynağı

İddialı yazarlarla karşılaşırsınız bazen: Dünyayı herkesten daha iyi anladığını, tarif ettiğini, aklınıza yatan tespit ve önermeler yaptığını hissettiğiniz yazarlar. Ayn Rand böyle bir yazar. Ta ki zaman zaman aşırı ileri gittiğini farkedip ondan biraz uzak durmaya, en azından temkinli yaklaşmaya karar verene kadar. Eğer benzer değerleri aynı şiddetle paylaşıyorsanız bu noktaya varmayabilirsiniz. Ama hayatta (sevdiğiniz yazarlar dahil) her şeyi sorguluyorsanız er geç kendinize Ayn Rand kadar radikal olmaya gerek var mı diye sorabilirsiniz. Daha çok tanınan Atlas Vazgeçti (Atlas Shrugged)’dan önce yazdığı ilk büyük romanı olan Fountainhead bir çok yönüyle bana göre Rand’ın en iyi eseri: Mimarlık mesleğine duyduğum saygı, yaratıcı bireye duyduğum sevgi, toplumsal yerleşik düzenle ilgili farkına vardığım gerçekliklerle birleşince hayata karşı duyduğum merak ve hevesi destekleyen bir duygu bıraktı bende.

Fountainhead Kitap Kapağı tasarımlarından biri

Giriş: Roark ve Keating

Howard Roark parlak bir genç mimar ve kitabımızın da başkahramanı. Çok enteresan bir karakter: Popülerlik, başarı, para kazanma gibi kaygıları yok. Sadece yaptığı işe bakıyor ve işini de çok seviyor. Uyumsuzluğu ve okulun geleneksel kurallarına uymadığı için okuldan atılıyor ve o aralar gözden düşmüş ama aslında çok yetenekli eski bir mimar olan Henry Cameron’ın yanında çalışmaya başlıyor.

Romanın önemli karakterlerinden biri olan Peter Keating Roark’un okul arkadaşı. Peter da Roark’la eşzamanlı olarak New York’a taşınır ve şöhretli mimar Guy Francon tarafından yönetilen prestijli mimarlık firması Francon & Heyer için çalışmaya başlar.

Burada Roark ile Peter Keating arasındaki ilişkiyi biraz incelemek doğru olur: Roark o kadar rasyonel bir karakter ki dostluğu da sığ ve kuru: Peter dostu ama aslında ona karşı bir dostluk beslemiyor. Ona karşı kayıtsız. Düşman degil sadece ona karşı herhangi bir duygusu yok. Varlığı ile yokluğu arasında bir fark yok. Diğer taraftan Peter için durum çok farklı: Onun için Roark adeta bir idol. Mimari açıdan yaptığı işler Peter’ın hep yapmak istediği ama hiç bir zaman yapamadığı nitelikte işler. Dolayısıyla eşit olmayan bir dostluk ve saygı var aralarında.

Beraber uyumlu şekilde çalışan Roark ve Cameron güzel işler yaratırlar, ancak projeleri nadiren takdir görürken, Keating’in pohpohlama ve memnun etme yeteneği ona neredeyse anında başarı getirir. Sadece birkaç yıl içinde, Francon’un önceki ortağının felç geçirmesine neden olduktan sonra firmaya ortak olur. Henry Cameron emekli olur, mali açıdan mahvolur ve Roark kendi küçük ofisini açar. Müşterilerini memnun etmek için tasarımlarından ödün verme konusundaki isteksizliği sonunda onu ofisi kapatmaya ve Connecticut’taki bir granit ocağında içi olarak çalışmaya zorlar.

Yazar Ayn Rand, Roark’ın gündelik işçi olarak çalışması, idealist doğası sayesinde kolayca ve gururla kabullendiği bir durum olarak tarif eder. Roark için mimar olmakla işçi olmak arasında bir fark yok; sadece biri diğerinden daha sevdiği, daha verimli olduğu bir iş. Diğer taraftan işçi olmaktan ve kas gücüyle çalışmaktan şikayet etmez ve bu durumu hayatındaki herhangi bir durum gibi kabullenir.

Dominique faktörü

Connecticut’ta Guy Francon’un huysuz ve güzel kızı Dominique Francon’la karşılaşan Roark kadına karşı ani ve tutkulu bir çekim hisseder. Dominique birçok anlamda Roark’a benzeyen bir karakter: Toplum onu iğrendiriyor. Bazı açılardan Roark’tan da daha radikal bir tepkiyle dolu hayatına karşı. Çevresinde gördüğü vasat mimariden kaçmak için ailesinin malikanesine çekilmiş. Bir gece, Roark eve girer ve ona tecavüz eder. Dominique, ihtiyacı olan şeyin bu ilişki olduğunu keşfeder ancak Roark’u bulmaya kalktığında New York’un önde gelen bir işadamı için bir bina tasarlamak üzere taş ocağından ayrıldığını öğrenir.

Dominique New York’a döner ve araştırdıkça Roark’un gerçek kimliğini keşfeder. Zamanla hayran olduğu bir binayı onun tasarladığını fark edince Dominique ve Roark gizlice buluşmaya başlarlar. Bu noktada Dominique’in benim anlamlandırmakta zorlandığım bir davranış biçimi gelişir: Saklamaya gerek duymadan aslında hayranlık beslediği Roark’un kariyerini sabote etmeye ve hatta bir mimar olarak onu yok etmeye çalışır. Mimari eleştirmen ve sosyalist eğilimli biri tanınan karakter Ellsworth Toohey, siyasi alanda attığı adımlarla yavaş yavaş iktidara yükselmeye çalışır. Toohey de enteresan bir tipleme: Toplumsal hayatt yeteneğin önemli olmadığını ve en büyük erdemin alçakgönüllülük olduğunu söyleyerek, herhangi bir bireyin sıradışı başarılar elde etmesini engellemeye çalışır. Bir anlamda ortalama bireylerden oluşan, mütevazi bir toplum arayışını sembolize ediyor.

Toohey, Roark’u büyük bir tehdit olarak görür ve onu yok etmeye çalışır. Toohey, Hompton Stoddard adlı güçsüz iradeye sahip bir işadamını, insan ruhuna adanmış bir tapınağın tasarımcısı olarak Roark’u işe almaya ikna eder. Bina tamamlandığında ise Stoddard’ı sudan sebeplerle Roark’a dava açmaya ikna eder. Roark’un davasında, New York’ta yaşayan önde gelen bir çok mimar, Roark’un tarzının alışılmışın dışında ve gayrimeşru olduğunu söyler. Dominique, önceki tavrını biraz daha netleştirir ve Roark’ı neden mahvetmek istediğini biraz daha iyi anlama şansımız olur; Dominique’e göre dünya Roark’u hak etmiyordur! Sonunda Stoddard davayı kazanır ve Roark işini yine kaybeder. Dominique ise Roark’u arzuladığı için kendini cezalandırmak için Peter Keating ile evlenir.

Kitapta en zorlandığım kısımlar Dominique ile Roark arasında geçen bu tuhaf aşk-nefret ilişkisi. Bu bağlamda Dominique, Roark’u (ona hayranlık duyduğu halde) aşağılamak isterken Roark bu düşmanlığa karşılık vermez. Bu erkek — kadın farkından mı kaynaklanıyor yoksa sadece iki karakterin tabiatları mı farklı karar verebilmiş değilim. Roark’un davayı ve işini kaybetmesinden hemen sonra Dominique bir tepki daha göstererek “ortalama karakter” olarak tarif edilen ama hem Roark’a olan hayranlığını hem de hayata karşı iyi niyetini iyi bildiğimiz Peter Keating ile evlenir. İddialı mesajlar içeren bir kitapta böylesi duygusal, tartışmalı ve göreceli olayların katma değerini anlamak zor; bu konuda yazara güvenmekten başka çare bulamıyorum.

Kim olacağına karar veremeyen medya patronu: Gail Wynand

Bu noktadan sonra olanlar ise aynı bağlamda değerlendirilebilecek kapsamda ama daha da enteresan: Gail Wynand ‘tabloid’ diye tabir edilen ve sadece halkın duymak istediği türden hikayeler anlatan magazin haberler üreten gazeteler basan bir yayıncıdır. Aslında idealist bir karakterken bu hayat görüşünü kaybetmiş ve tamamen popüler kültüre teslim olarak büyük servet elde etmiştir. Wynand, Dominique ile tanışır ve ona aşık olur. Onu elde etmek içinse artık sahip olduğu tek güç olan parayı kullanır: Peter Keating’e yüklü bir para teklif ederek ondan karısını satmasını ister. Dominique ise Wynand’in Peter Keating’den bile daha ümitsiz bir karakter olduğunu düşünür ve onunla beraber olma fikrini kabul eder. Ama işler Dominique’in tahmin ettiği gibi ilerlemez ve zamanla onun aslında prensip sahibi bir karakter olduğunu, dış dünyaya kendini farklı gösterdiğini fark eder. Bu arada Wynand ile Roark da tanışır ve iyi arkadaş olurlar; ama Wynand, Roark ile Dominique arasındaki ilişkiyi bilmez.

İyice gözden düşmeye başlayan Peter Keating Roark’a ulaşarak bir büyük bir halk konut projesinin (Cortlandt projesinin) tasarımını yapmasını ister. Kamuya açık ve halk yararına bir projeyi tasarlama fikri Roark’a cazip gelir ve bir şart öne sürer: Proje için yaptığı plan ve tasarımlar hiç bir şekilde değiştirilmemesi, aynen Roark’un hayal edip tasarladığı şekliyle hayata geçmesi karşılığında projenin sahibi Peter Keating olarak görünecektir. Bu şartı kabul eden Keating, Roark ile anlaşır. Roark son derece yenilikçi öğelerden oluşan bu halk konutları projesini yapar bitirir ve teslim eder.

Bu arada Wynand ile dostluğu ilerleyen Roark beraber bir tekne gezisine çıkarlar. Gezi dönüşünde Roark projesinin hayata geçtiğini ama önemli değişiklikler yapıldığını fark eder; Cortlandt halk konutları onun hayal ettiği gibi hayata geçmemiştir. Bu durumu kabullenemeyen Howard Roark, Dominique’in de yardımını alarak bir plan yapar: Bir gece Dominique güvenlik ekibini oyalarken Roark konut arazisine girip temelleri dinamitle patlatır; binalar çöker.

Howard Roark polis geldiğinde kendiliğinden teslim olur. Tüm ülke kendilerine ait gördüğü Cortlandt konutları projesini yıktığı için Roark’u lanetler. Halbuki Roark’a göre yaratıcısı olarak proje kendsisine aittir ve onun hayal ettiğinden farklı olarak yapılmıştır. Ona göre bu durum ona projeyi yarattığı gibi yok etme hakkı vermektedir. Wynand sonunda büründüğü popülist kimlikten kendini kurtarır ve sahibi olduğu gazetelerin Howard Roark’u savunmasını sağlar. Roark’un arkasında duran Dominique sayesinde gazeteler basılmaya devam eder. Zamanla Wynand dayanamayıp Roark’un arkasında durmayı bırakır ama belirli bir kitle Roark’u anlamıştır.

Romanın ana fikri: Roark’un yargılanması ve Objektivizm kavramı

Roark işlediği suçtan dolayı mahkeme karşısına çıkar. Uzun ve detaylı bir savunma yapar; kitabın temel mesajlarının tümünün verildiği adeta bir son söz niteliğinde bir konuşma olur (kitabın belki de en zor okumasıydı: Doğru anlamak için birkaç defa geri gittiğim için 2 gün sürdü). Howard Roark yaptığı konuşmada bireyin kendi yaratımı üzerindeki gücünden ve yaratan insanın tüketen toplum içinde nasıl cezalandırıldığından, hatta sömürüldüğünden bahseder. Jüri epey zorlanır ama sonunda Roark’u haklı bulur ve suçsuz ilan eder.

Finale yaklaşırken Roark ile Dominique (sonunda) aşk — nefret ilişkisinden vazgeçip evlenirler. Roark’un suçsuz bulunmasından sonra Gail Wynand de hatasının farkına varır ve ondan kendine ait son bir usta işi gökdelen yapmasını ister. Roark bu isteği kabul eder. Romanın kapanışında (başlangıçtakine benzer şekilde) bir sahne görürüz: Dominique henüz bitmemiş Wynand gökdelen inşaatının en üst katına çıkar ve Roark’u burada (nedense) çıplak olarak gökyüzünün şahane manzarasını seyrederken bulur. Çevresel öğeler (güneş, bulutlar, okyanus manzarası vb) ile mükemmel bir uyum içindeki Roark romanın başında olduğu gibi gülümsemektedir. romanın bitiş cümlesi mimari dehasıyla ürettiği binanın tepesinde doğal mucizelere bakan kahramanı şöyle tarif eder: “Orada sadece gökyüzü, okyanus ve Howard Roark’un kendisi vardı.”

Bu tasvir Roark’u doğanın parçalarından birine benzetir ve bu anlamda mükemmelliğini vurgular. Ama içinde yaşadığı toplumun gerçeklikleri açısından Roark aslında zafer kazanmış değildir. Toohey yine politik zirveye çıkmak için planlar yapmakta, yaratıcı bireylerden fayda sağlayan ama onları ödüllendirmeyen toplumsal yapı da aynen devam etmektedir.

Roark’un başarısı, hakim güçlerin onu yenememiş, kendine uyum sağlamaya zorlayamamış olmasıdır. Yaratıcı bir birey olarak ne kadar baskı altında olursa olsun kendi yolundan devam etmiş ve kimseye kötülük etmeden kendi prensiplerine bağlı kalmayı başarmış bir karakter olarak resmedilir. Bu bağlamda herkesten, onu alt etmeyi başaramayan toplumun liderlerinden de güçlüdür aslında. Diğer taraftan toplumdaki hakim yozlaşma (Ayn Rand buna “kollektivizm” adını veriyor) devam etmekte hatta güçlenmektedir. Rand’ın felsefesi dünyanın daha iyi bir yer olması kaygısı taşımaz, sadece üretken ve yaratıcı bireyin gücüne ve mutluluğuna odaklanır. Roark’un başarısı kötüyü yenmek değil, iyiyi korumak ve dünyaya olumlu ve yapıcı anlamda ilham vermektir.

Hayatın Kaynağı — Plato yayınları tarafından yayınlanan ilk baskısındaki kapağı ile

Sonuç: Hayatın Kaynağı (Fountainhead), Atlas Vazgeçti’ye (Atlas Shrugged)’a giden ilk adım

Her iki kitabı da arka arkaya okuduğum yıllarda Ayn Rand’ın ikinci ve daha çok tanınan üç ciltlik dev romanı ‘Atlas Vazgeçti’nin daha kapsamlı, anlamlı ve iddialı bir roman olduğunu düşünmüştüm. Atlas’da global bir düzen olarak [[kapitalizm]]in idealize edilmesi gibi belki de kurgu bir romanın üzerine düşmeyecek kadar büyük bir amaç vardı. Diğer taraftan aradan yıllar geçtikten sonra onun kadar iddialı olmayan Hayatın Kaynağı’nı daha anlamlı buluyorum: Daha gerçekçi, insansı, keyifli. Sistemsel bir eleştiri var elbet: Toohey (politikacılar), Wynand (yozlaşmış medya) ve birçok diğer öğe ile modern yerleşik düzeni açıkça eleştiriliyor. Ama Atlas’da ifade edilen kadar sistemsel bir nefret ve aşağılama hissedilmiyor. Atlas Vazgeçti’de yaratan bireyleri sömüren onların üretkenliğini kullanarak yaşayan bir toplum tarif edilirken Hayatın Kaynağı’nda daha makul, gerçekçi (kısıtlayıcı olan ama ölümcül olmayan) bir toplumsal yozlaşma ve baskı tarif edilmiş. Bu senaryoyu daha güncel buluyorum.

Aynı şekilde kahramanların profilleri de bana daha anlamlı geliyor; Roark, Dominique, Peter Keating, Toohey ve Wynand gibileri kolaylıkla 21. yüzyıldaki gerçek karakterlere benzetebiliyorum. Romanla ilgili tek eleştirim bu kahramanların kimi zaman aşırı idealize edilmiş kimi zaman da fazlasıyla ileri seviyelere taşınmış seçimleri, hayat görüşleri. Diğer taraftan bu kritik bir konu değil. Kim bilir: Belki de anlatı bu kadar radikal anekdotlar içermese, karakterler bu kadar romansı olmasa kitap okunurluğunu yitirecek?

Kitaplarının çoğunu okuduğum Ayn Rand’a büyük bir saygı duyuyorum. Özellikle [[Objectivizm]] diye kısaca tarif etmeye çalıştığı bireysel hayat felsefesinin bendeki yeri değerli. Ama Kapitalizm kavramı hakkındaki iyimserliği konusunda aynı görüşte olduğumu söyleyemem. Rand’ın kitaplarında ekonomik bir tanımdan öteye giden bir içerikle, daha çok sosyo-ekonomik bir kavram olarak tariflenen kapitalizmin Rand’ın kendi deyimiyle “anlaşılmayan bir ideal” olduğu konusunda kuşkularım var.
Yazarın genel değerlendirmesi hakkındaki görüşlerim ne olursa olsun Hayatın Kaynağın (Fountainhead) bana göre tek kelimeyle ‘harika’ bir roman: Gerçek hayatla bağdaştırması mümkün, hikaye nefis, tespitler ufuk açıcı, ortaya konan bakış açısı cazip. Bu kitap sadece mimarlık, sosyal düzen, ekonomi, üretim ve modern dünya hakkında değil, yaratıcı ve üretken bireyin günümüz dünyasında bütünlüğünü koruyarak nasıl ayakta kalabileceği hakkında.

Kütüphanemde tek bir Ayn Rand romanı tutabilecek olsam bu Fountainhead olurdu.

Sevgi ve saygılarımla
Yalçın Arsan — Aralık 2022

Published by:

Yalcin Arsan

yalcinarsan © 2023

--- Yalçın Arsan'ın şahsi web sitesi, tüm hakları saklıdır © 2002 - 2024 --- Kurumsal web sitesi Arsan Danışmanlık