Hasar Tesbiti

Eh, bir darbe daha geçti gitti. Daha doğrusu darbe girişimi; ne olduğunu da pek anlamadık aslında. Anladığımız kadarı biz normal insanlar için iyi bir şey olmadığıydı. Peki şimdi neredeyiz, 15 Temmuz öncesine göre ne değişti? Fazla yorum yapmadan, bu ülkede çağdaş bir hayat yaşamayı uman normal bir insan olarak oturup kısa bir hasar tesbiti ve durum değerlendirmesi yapmakta fayda var. Düşünüyorum:

  1. Ekonomik gündemimiz karışıktı, biraz daha karıştı: Tüketim, gayrimenkul ve otomotiv ihracatı enerjisi ile ayakta duran ülke ekonomisi ilk iki kalemin çalkantı sevmemesi ile durgunlaştı. Yurtdışına bağlı dinamiklerle yürüyen ihracat boyutu çok etkilenmedi. Diğer taraftan belirsizlik 15 Temmuz öncesine göre epey arttı. Not değerlendirici kurumlar uyarılar verdiler. Ama şu var: Bir kaos olmadı. Döviz zıplaması %10’un altında kaldı. Faizler pek etkilenmedi. Sanki var olan gidişat biraz hızlandı, hayat biraz pahalılaştı ama (tabir yerindeyse) tren raydan çıkmadı. Sonraki istasyona doğru devam ediyor. Sonraki istasyon hangisi mi? Bu konuda çelişkili görüşler var: Benim görüşüm uzun vade için olumlu değil: Katma değerli üretimi / hizmeti olmayan bir ülkeyiz. Çünkü teknoloji ve bilginin sahibi değiliz, global anlamda marka ve gerçek rekabet gücümüz yok. İyi bir taşeronuz: Makul maliyet ve kalitede üretim yapıyoruz. Sonraki adımımız global düzenin bizden ne kadar faydalanmak istediği ile ilgili. Bu ciddi bir kırılganlık ve (bence) bu alanda zamanımız daralıyor. Batıdaki sistemin bizim yerimize benzer alternatifleri tercih etmesi sadece zaman meselesi.
  2. Bu noktada son dönemde kimi adımlar atılmadı değil: Rusya ile yaklaştık. Yalnız olduğu bir dönemdi, ona da iyi geldi. Biz Rusya’ya muhtacız ama onlar da bizden fayda görecekler. Bize pek katma değer yaratacak işbirlikleri değil (yine tüketim olur en iyi) ama hareket sağlar. Ayrıca son 5 yılda ülkeye ciddi şekilde giren Arap sermayesi de önemli etken. Çark bir şekilde dönüyor gibi görünüyor.
  3. Peki sosyal boyut? Orası damak tadınıza göre değişir. Ben ülkenin gidişatını kendi gitmek istediğim yönle bağdaştıramıyorum ama bu kişisel bir konu. Hayat amacınızla bağlantılı. Aslında siyasi anlamda 15 Temmuz sonrası çok ilginç bir ortak payda yakalandı: Darbe karşıtı olmak. Tam olarak öyle hissetmeyenler bile öyleymiş gibi davrandılar. Bu alanda bir fikir birliği oluştu, üç ana parti benzer bir söylemi sahiplendiler ve hatta iş birliği yapmaya başladılar. Yeterince uzun davranırsan sonunda öyle de olursun derler, bu durum bir süre devam eder. Ama bir sorun var: HDP ne olacak? Kürt sorunu bitti mi? Rafa kaldırdık denen çözüm süreci yok yere mi başlamıştı? Eğer ılımlılaşma samimi ise bu konuda bir adım atarlar. Değilse zaten diğer kesimlerle ilgili atılmış adımların da son kullanma tarihi zamanla dolar.
  4. Epey düşündüm. Beni bir birey olarak ilgilendiren boyut şu: Üretken (hayatımı kazanmam için gerekli) ve hoşgörülü (mutlu olmam için gerekli) bir toplum olmaya doğru gidiyor muyuz? Bu soruya yanıtımı yazmayacağım. Ama tedbirli bir iyimserlikle bakıyorum konuya: Tedbirli çünkü huylunun huyundan vazgeçmediğini gördüm hayatta. İyimser çünkü başka türlü düşünmeyi yakıştıramıyorum kendime. Şöyle bir yol bulmaya çalışıyorum: Mikro seviyede hayata geçirebileceğim, makro seviyede pazarlayabileceğim basit yetkinlikler geliştirmeye çalışıyorum. Türkiye’ye bağımlı olmadan ama ülkem ve sevdiklerimden de kopmadan kurgulayabileceğim bir hayat. Kısmen de uygulayabilsem faydası var. Rotayı çevirince gemi ağır da olsa bir şekilde gidiyor…

Read more

--- Yalçın Arsan'ın şahsi web sitesi, tüm hakları saklıdır © 2002 - 2024 --- Kurumsal web sitesi Arsan Danışmanlık