Yapmak istiyorum…
2014’de ilk defa sakin kafayla düşünmeye fırsat bulduğumda takvim Temmuz ayına dayanmıştı. Fark ettim ki günlük telaşla sürüklenmişim o güne kadar. Öyle ki bırakın iyiye doğru gitmeyi, içinde bulunduğum durumu dahi iyi muhakeme edemiyorum. Yapmak istediklerimi unutmuş ya da ertelemiş, hatta düşünmez olmuşum. Haklı nedenlerim var gerçi, ama iyi bir sebebi olması sonucu değiştirmiyor. Yapmamak için ortam o kadar uygun ki yapmak istediklerim gözden kaçmış.
Geçen hafta 2015 için benzer bir değerlendirme sürecine zorladım kendimi. Zorladım çünkü doğal olarak gelmedi içimden. Bu kez gördüm ki tamamen kaybolmamış yapmak istediklerim, sadece bilincimin derinliklerine doğru sürüklenmiş.
Şimdi bu derinliklere girip onları çıkarma zamanı. Sayıca çok değil yapmak istediklerim. Bu iyi. Ama önemli bir işaret de onları hayatımın neresine koyduğum: Bu sefer gözden kaçırmayacağım bir yere koymak istiyorum yapmak istediklerimi. Çağdaş dünyanın çoğu bireyi gibi benim de parmak izim dijital. Ayak izlerim de orada. Okuduklarım, yazdıklarım, düşündüklerim, yaptıklarım ve hatta yapamadıklarımın hepsi web’de bir iz bırakıyor.
O zaman yapmak istediklerim de orada olsun ki sonra dönüp kolayca bulabileyim.
Şöyle benim 2015 listem:
- Eskileri tüketmek. O kadar çok ıvır zıvırım var ki, hayatımın her yanı gerektiği kadar kullanmadığım obje ve kavramlarla dolu: Fazla kıyafetim, eşyam, fikrim, planlarım var. Yerlerine yenisini koymadan önce bunları tüketmek istiyorum. Çünkü ihtiyacım olmadan, üzerinde yeterince düşünmeden almışım ya da kurmuşum onları. Şimdi kullanmadığım ya da hayata geçiremediğim için gereksiz yer kaplıyor ve beni yoruyorlar. Azaltmak istiyorum hayatımdaki çoklukları. Azla yetinmek — çok üretmek olacak gibi geliyor. Denemek istiyorum.
- Seyahat etmek. Her zaman çok severdim seyahati, ama geçen yıl hayat arkadaşım ve iş ortağım Özge sayesinde değişik bir seyahat türü daha keşfettim: İnsanın kendi içine yaptığı seyahat. Onca rasyonellik ve telaş içinde biraz olsun duygu ve sakinlik buldum. Bu sene de devam etmek istiyorum bu yolculuğa. Bu boyutun ne olduğunu henüz çok net anladığımı söyleyemem ama bu kadarı bile iyi geldi bana. Özellikle de kapı komşumuz Yunanistan’ı çok sevdim. Sanki aradığım samimiyet dolu bir komşuymuş gibi hissettim. 2015’te sık sık gitmek istiyorum. Oraya, buraya, bana iyi gelecek nereleri bulursam oralara…
- Akademik boyutu tekrar ziyaret etmek. Üniversiteden mezun olduğumda yıl 1993’tü. İşe başladığımda kurumsal hayatı 2012 yılına kadar yurt içi ve dışında soluk soluğa yaşadım. Kurumları, bireyler, sistemleri gözlemledim. Geçen 20 yıllık sürede hayatın ve dünyanın düzeni konusunda çok düşündüm. Bugün geldiğim nokta şu: Çağdaş dünyanın sorunlarına kurumların ya da politik sistemlerin (bugünkü kar odaklı yapılarıyla) çözüm bulabileceklerine inanmıyorum. Dünyaya yön veren sermaye ve politik sistemlerin çıkarı, birey ve yerkürenin çıkarları ve çelişiyor. Başka bir bakış açısına ihtiyaç var. Bu bakış açısına sahip olabilecek tek bir kitle tanıyorum: Akademisyenler. Üniversiteden mezun olduğum günden beri akademik hayattan uzak durdum. Şimdi oraya geri dönmek istiyorum. 2014’te Sürdürülebilirlik üzerine online bir eğitim tamamlayıp kendimi test ettim: Yapabiliyorum, unutmamışım ☺ 2015’te daha da fazla yapmak istiyorum. Global Diplomasi ve Sermaye-Globalizasyon ilişkisi üzerine iki yüksek lisans programı buldum. Sırayla bunlara başvurmak ve becerebilirsem yarı zamanlı olarak tekrar okumak istiyorum. Becerebilirsem 3 yıl sürecek bir yolculuk olacak ama sonunda değeceğini düşünüyorum.
- Sivil topluma zaman ayırmak. İlk ciddi sivil toplum tecrübemOy ve Ötesi ile 2013’te oldu. O günden beri duramadım. Oysa pek önemsemezdim yakın geçmişe kadar. Şimdi anlıyorum ki kurum ve sistemlerin bittiği yerde sivil toplum başlıyor. Çünkü sivil toplumun çıkarı herkesin çıkarı aslında. Sağduyu. Hoşgörü. Dayanışma ve işbirliği. Bu kavramlar kurumsal yapıların misyonları içinde kaybolurken sivil toplum yapılarının içinde hayat buluyor. 2015’de öncelikle Haziran seçimlerinde çok önemli bir rol oynayacak Oy ve Ötesi ile, sonrasında ise kimbilir nerelerdeki sivil toplum organizasyonları içinde bulunmak ve elimden geldiği, aklımın erdiğince topluma fayda yaratmak istiyorum.
- Spor. Hep sevdim sporu, ama artık bir başka bakıyorum. Eskiden hobi idi, şimdi kişisel bir yöntem olmaya başladı hayatımda. 2015’de benim için büyük, spor dünyası için küçük hedefler koyarak devam etmek istiyorum amatör sporculuğuma. İstiyorum çünkü sporla gelişiyor ve büyüyorum sanki. Onunla daha net düşünüyor, daha iyi planlıyorum herşeyi. Daha iyi hissediyor, hep daha iyisini ararken buluyorum kendimi. Sporun yeri, müzik gibi olsun istiyorum hayatımda: Ritim versin, geliştirsin ve iyi hissetirsin.
- İş ilişkilerimi güçlendirmek, hizmetimi faydaya odaklamak. Bu kadar kişisel hedef arasında bir tane de iş odaklısı lazım. Ben bir danışman ve koç’um. 2011’den bu yana — tabir yerindeyse— “akıl satarak” hayatımı kazanıyorum. Türkiye’de kolay bir yol değil; ama imkansız da değil. Bu yıl hizmet verdiğim kurum ve bireylere daha çok fayda sağlamak istiyorum. Bunu yapmak için onlara daha iyi entegre olmaya, onları daha iyi anlamaya ihtiyacım var. Bunun için de kurduğum ilişkileri derinleştirmek ve güçlendirmeye. Daha çok diyalog, daha çok temas, daha çok iletişim. Bu konuda şanslıyım çünkü geniş vizyonlu, gelişime ve diyaloğa açık iş ortaklarım var. 2015 için çok planım var aslında ama özeti şu: Daha çok diyalog ve daha çok fayda sağlama gayreti içinde olmak istiyorum.
Benden bu kadar sanırım. 2015 için tabağım oldukça kalabalık. Teker teker yemek lazım bu yemekleri. Başka türlü tadına varmak zor çünkü…
Herkese iyi yıllar dilerim ☺